EYLEMLERİ İLE SÖYLEMLERİ TABAN TABANA ZIT ERDEMİR. BÖLÜM 1;
Değerli okuyucular şahsımı ve yayın politikamızı bilenler kişisel ve ticari çıkarlar gözetmeden, gördüğümüz, duyduğumuz yanlışların düzeltilmesini sağlamak ve toplumun yararına sunmak amacıyla özgürce korkusuzca yanlışların, çarpıklıkların üzerine gittiğimizi iyi bilirler..
Bu yazımda Erdemir yönetiminin dolayısı ile genel müdürü Sedat Orhan’ın yanlışları ile ilgili sondan başa doğru size aktaracağım yazının ilk bölümüdür.
Bizler Oyak gurubunu göz bebeğimiz olan ordumuzun mensuplarının kurduğu ülkemizde önemli yatırımlar yapan bir kurum olarak bilir ve severdik. Üç kuruş üyelerinin cebine fazla para girecek diye bu güzide kurumun adının kötüye anılmasını isteyeceklerini düşünmedik. Zaten bu yüzdendir ki Erdemir’in özelleştirilmesinde Oyak talip olunca halkımız onay vermiştir. O zamanların en tepe yöneticileri bu yaklaşımı sergileyen bölge halkına teşekkür konuşmalarında Erdemir’in tüm önceliklerinde bölge halkına fırsat verileceği, her türlü sosyal sorumluluklardan kaçmayacaklarını dile getirmişlerdir. Gelir gelmez yurtların yemeğini kesmekle konuştukları ile yaptıklarının örtüşmeyeceğinin aslında sinyalini vermişlerdi.. Bölümlerle anlatacağım olaylarla söylemler ile eylemlerin taban tabana zıt olduğunu, bölge halkının aklı ile dalga geçildiğini, hep birlikte daha iyi anlayacağız..
2005 – 2015 yıllarında Erdemir’e bir çok iş yaptım. Bu süreç içerisinde de gördüğüm yanlışları da en üst perdeden dile getirdim. Her zaman ki yaklaşımım olan emeğimi satarım, onurumu ve kişiliğimi asla satmam mantığıyla işlerimi bitirdim.. İlerideki bölümlerde sırasıyla yazacağım yanlışlarından ötürü Dünya devi klasmanında gözüken ama bana göre amatör ligde bile olmayacak yönetim anlayışı sergileyen Erdemir’e bana davetiye göndermeyin, sizin etik olmayan tarzınızla size iş yapmak istemiyorum diyen birisiyim.. Ve iki yılı aşkındır Erdemir’e iş yapmıyorum. Aç değilim açık da değilim. Bizler işimizi düzgün ve doğru yaptıktan sonra emeğimizi satın alacak çok olur. Eğer yanlışlar karşısında bölge halkı olarak bizler dik durabilmiş olsak kimse bizlere böyle yaklaşamaz.. Bana göre bizim en büyük eksiğimiz kendi kabuğumuza çekilmemiz, sessiz kalmamız.. Bunu ivedilikle kırmamız hak ettiklerimize kavuşmamızın ön şartı olarak görmekteyim.. İnşallah sizlerin sözcüsü olarak başladığım bu yanlışların düzeltilmesi sürecinde bana destek olursunuz da bu çemberi kırarız..
Şu anki Oyak yönetim kurulu başkanı Mehmet Taş paşamı Ankara da olduğum dönemlerdeki iş ve komşuluk ilişkisinden ötürü uzun yıllardır çok yakından tanıyorum. Düzgün, sorumluluk sahibi, güvenilir, yardımsever bir insan olarak bilirim. Bu nedenle yönetime geldiğinden beri Ankara ya her gidişimde ziyaretine gider Erdemir’in Ereğli deki eksikliklerini dile getiririm. İlk ziyaretine gittiğimde artık Erdemir ile çalışmadığımı mevcut yönetimin etik yaklaşmadığını ifade ettim. Bana göre genel müdürlerinin yaklaşım ve icraatlarını doğru bulmadığımı ama genel müdürün kendisini iyi bir oyak cı olarak gördüğünü ifade ettim. Öyle ya ben bildiklerimi anlatırım, kimseye ne yapması gerektiğini söyleme hakkına sahip değilim.. İlk altı ay kimsenin mevcut yönetimin değişmesini beklememesini, ileri ki süreçlerde daha doğru adımların atılabilmesi için gerekli olduğunu ifade etti. Bu süreçte paşama olan inancımla Erdemir hakkında en ufak bir eleştiri yazısı yazmadım, medya herkülü kara listeye almalarına rağmen sanki abonelikleri varmış gibi tüm kutlamalarını yayınladık.. Fakat Ankara da paşamı her ziyaret ettiğimde Erdemir plajı, Erdemir sineması, Erdemir stadı vb gibi sosyal sorumluluk projelerinde yaptıkları yanlışları dile getirdim ve bekledim.. Çünkü yeni yönetimin bir süreye ihtiyacı vardır diye düşündüm.. Bu yazımdaki amacın doğru anlaşılabilmesi için girişim biraz uzun oldu. Şimdi konuya geleyim;
Erdemir bildiğiniz üzere elindeki tesisleri sosyal sorumluluklarda kullanmak yerine para kazanmak adına işletmelere kiraya vermeye başladı.. Bunlardan bir tanesi de tenis kortu tesisidir. Konuyu yakından bilmemin sebebi iki kızımın da tenis sporu yapmalarıdır.. Ne acıdır ki Zonguldak da ki turnuvalarda imkansızlıklara rağmen Ereğli’li gençlerimizin iyi derecelere girmesine rağmen İktidar partisinin belediyesi bu eksikliğe bir çözüm bulmamış, yeni sahil yolunda yaptıkları spor kompleksine bağnazca bir düşünce ile tenis kortu koymamışlardır.. Onlar sadece konuşurlar icraatları sıfırdır. Ereğli belediyesinin de eksikliklerini hatalarını da önümüzdeki günlerde sizlerle paylaşacağım. Kısacası işini düzgün yapmayan, sosyal sorumluluklarını bilmeyen her kişi ve kurum bizim eleştiri hedefimizdir. Neyse konuyu biraz dağıttım, lütfen çok dolu oluşuma sayın.
Bu kortun işletmesini alan iki değerli hocama öncelikle teşekkür ederim. Gençlerimizin böyle sportif faaliyetlerle uğraşmalarına , fiziksel, ruhsal ve sosyal gelişmelerine katkı sağladıkları için. Fakat Erdemir, sosyal yönü ağır olan bu tesisin işletmesini daha yüksek kiraya verebilmek için bile defalarca ihaleye çıkmıştır ve de azımsanmayacak bir fiyatla da kiraya vermiştir. Hani derler ya dini imanı para diye..
İşletmeciler kışın elektrikle koca salonu ısıtırlarken, hocam yazıktır Erdemir’de buhar var, yakınınıza kadar geliyor, neden bundan faydalanmıyorsunuz diye sordum. Biz Rıza beye bu talebi yaptık, sayaç dahil tesisatların bedelini de ödeyelim, bağlantıyı yapın dedik. Fakat maalesef yanaşmadılar dediler.. Yazık bu nasıl bir zihniyet? 50 metre boru döşeyeceksin ve parasını işletme ben vereyim diyecek , ısıtma cihazlarını ve sayacını işletme alacak ama sen yanaşmayıp bir yerde milli servete zarar vereceksin.. Tabi bu yapılırken tam tersi uygulamalar yaptıkları başka işletmeler var onu da belirteceğim. Bu anlattığım olumsuz yaklaşımlarının en basitidir. Gelelim genel müdürün dini imanı para deyimini dedirten olaya.
İnşaat mühendisi olduğum ve fiili bu işlerle uğraştığım için işletmeciler oranın resmi turnuvalarının sıkıntısız düzenlenebilmesi, aile ve seyircilerin doğru hizmet alabilmesi için ihtiyaçları olan cafe, hakem odası, veli seyirci bekleme gibi bölümleri kapsayacak çelik konstrüksiyondan oluşan bir proje hakkında fikir talep ettiler. Bende bildiklerimi paylaştım. İşletmeci arkadaşlar, Erdemir yönetimine bu çalışmayı sunup izin isteyeceğiz, zaten sözleşme gereği de bir daha ki ihale bizde kalmasa da Erdemir’in demirbaşı olarak burada kalacak dediler. Bende buranın işletmecisi ben olsam Erdemir’den izin isteme ihtiyacı duymazdım, çünkü sözleşmede açık hüküm var, yapılan tesisler Erdemir’in demirbaşı olarak kalır diyor.. Arkadaşlar ilişkilerin bozulmaması adına bu yolu tercih etmişler, saygı duyarım..
Maalesef bu müracaata aradan haftalar geçmesine rağmen bir sonuç çıkmaz. Konuyu takip eden yetkililerle yaptığım görüşmelerde olumlu sonuç çıkmayacağı duyumu alınca bu sosyal projenin eksik kalmaması için Mehmet Taş paşamı akşam saatlerinde aradım. Bana bu konu lokal bir konu Sedat beyle görüşüp çözebilirsin dedi. Bende Sedat beyin randevu vermeme huyu var, nasıl yapayım diye sorunca benimle konuştuğunu ileterek randevu talep et dedi. Ertesi sabah ilk iş makamını aramam oldu. Mehmet taş paşam vasıtası ile randevu talep ettiğimi ilettim. Yaklaşık iki saat sonra Sedat bey telefonla dönüş yaptı. Benden önce muhtemelen teyit etmek için Mehmet taş paşamı aradığını, geçmişten gelen bir diyaloğumuzun olduğu bilgisinin kendisine verildiğini söyledi. Yoğun olduğunu konudan paşanın bahsettiğini dile getirmesi üzerine, size sunulan tenis kortunun sağlıklı işletilebilmesi için gerekli ilave tesislerin işletmecinin kendi cebinden yapma talebine sizin olumlu yaklaşmanıza rağmen Rıza bey karşı çıkıyormuş dedim. Benim bu konuda olumlu beyanatım kimseye olmadı, Rıza bey değil ben karşı çıktım dedi. Büyük bir şaşkınlık içerisinde sebebi nedir diye sordum. Olmaz benim yerimden rant elde edecek aynı kirayla bu iş olmaz demez mi… Sedat bey olaya iki açıdan yanlış bakıyorsunuz, birincisi oraya yapacağı yatırım sözleşme gereği Erdemir’in demirbaşı olarak size kalacak. Buradan bir geliriniz zaten söz konusu. İkincisi hani hep diyordunuz ya Erdemir’in Ereğli ye sırtını dönmesi söz konusu değil, işte bu aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesi dedim. ŞİMDİ BU YAKLAŞIMIN NERESİNDE EREĞLİ’YE YÜZÜNÜ DÖNMEK VAR? DİNİ İMANI PARA DEYİMİNİ HAK ETMİYOR MU? Birde ortada zaten parasal bir kayıp yok. Yapılan tesis onlara kalacak. İzin verilmeyince ne yapılacak tesis ellerine geçecek ne de ilave bir para.. İşte bu yaklaşım Erdemir’i yönetiyor…
Geleyim Konuşmalarımın diğer kısmına. Hayırlı olsun Ted koleji vakfına da başkan olmuşsunuz, Ereğli’ye yüzünüzü dönmeye başladınız galiba dedim. Benim geldiğimden beri bakışım aynı, değişen bir şey yok, şartlar gerektirdiği için öyle bir görev aldım dedi… Sedat bey geçmişte de sizin yaklaşımınızı etik bulmadığım için Erdemir ile yollarımı ayırdım, ama gidip sizi şikayet etmedim, bana göre yaptıkları doğru değil ama o kendisini iyi bir oyak cı olarak görüyor dedim. Bunun üzerine, benim Oyak da backraundum kuvvetlidir, kendimi iyi ifade ederim. Kimseyle savaşmam ama yapabileceklerimi de iyi bilirim dedi. Yanı geçmişte tarafıma yaptığı ayan beyan tehditlerin kibarcasını aba altından sopa göstererek ihmal etmedi. Sonrasında bu konuyu tekrar bir araya gelip yapılacak tesisin bedelini amortisman gibi değerlendirip olabilirliği konusunda değerlendirelim dedi. Aradan 20-25 gün geçti, dönen yok, çözüm üreten yok.
Şimdi buradan soruyorum sayın Orhan, Erdemir’in malını bu kadar koruduğunuzu dile getiriyorsunuz da hemen yanı başında yine başka bir işletmeciye verdiğiniz cafe , spor kompleksinin tüm taleplerini ivedilikle niye yerine getiriyorsunuz. Yasalar nezdinde mekan kapatıp büyütmek suç iken, şikayet edildiğinde kaldırılması zorunluluğu var iken bu işletmeciniz sizden kiraladığı yerin önünü camekanlı bölmelerle kapatarak kapasitesini artırarak rant elde etmiş olmuyor mu? Bahçede oyun parkı yaparken, içkisiz yere içki ruhsatı alırken rant elde etmiş olmuyor mu? Sizin rant anlayışınız daha çok geleceğimiz olan çocuklarımızın spor alanları için mi geçerli? Ayrıca içkili o işletmenin sizdeki imtiyazı nedir? Oranın müşterisi azalır diye bir kaygınız varsa emin olun ne oranın müşterisi buraya ne de buranın müşterisi oraya gider. İllaki tenis kortuna gelenler oraya para kazandırsınlar diye bir düşünceniz var ise de maalesef turnuvalar içkili tesis olan yere verilmediği için fiiliyatta bu da mümkün değil. Bu çifte standardı görünce insanın aklına bir sürü olumsuz soru geliyor? Bu soruların detayını ortaya çıkarmak da Oyak yönetiminin görevidir diye düşünüyorum..
Konunun çözülmeyişi üzerine tekrar Mehmet Taş paşamı aradım. Gelişmeleri ve genel müdürün kayıtsızlığını paylaştım. Kusura bakmayın paşam ben artık sessizliğimi bozuyorum, bu olumsuzlukları kamuoyu ile paylaşacağım dedim. Oyak zarar görür dedi, kusura bakmayın bu yaklaşımı sergileyen, dini imanı para deyimini yerine getiren bir genel müdürünüzün yaptığı Oyak a zarar vermeyecek de benim yaptığım zarar verecekse varsın ben yanlış yapmış olayım dedim. Bunun üzerine savunma psikolojisi ile olsa gerek çünkü asla yakıştıramam, Oyak’ın böyle bir mecburiyeti mi var dedi? Benim havamı kirleten, bana gürültü kirliliği yaratan, kalkınmada teşvikli bölge kapsamına alınmayışımıza sebep olan Erdemir ve Oyak’ın böyle bir zorunluluğu var dedim. Sabancı, koç gibi köklü kuruluşlar fabrikalarının olduğu bölgelerde hiçbir sosyal sorumluluktan kaçmıyor, onların mecburiyeti mi var? Ben Erdemir’in tırnağı bile değilken bana gelen sosyal sorumluluk projelerinde imkanlarım nispetinde gayret gösteriyorsam, Ereğli’den ekmek yediğimin ahde vefasını gösteriyorsam Erdemir de göstermek zorundadır dedim.
Diyeceksiniz ki istihdam iş, aş sağlıyoruz. Kimse kusura bakmasın babasının hayrına kimse bir şey yapmıyor. O çalışanlar büyük riskler alarak emeğinin karşılığını fazlası ile veriyor. Emekliliği geleni bir dakika durdurmayıp yerine aldığınız eleman olursa onu da asgari ücretten başlatıyorsunuz.. Krizde olduğunuz dönemde % 35 maaşı geri çekmeyi bilenler, kar rakamlarını övgü ile açıklarken emeği geçenlere ilave katkı mı sağladı?
Onun için kimse kimseye bir şey bahşettiğini savunmasın. Tabi ki özel sektörsünüz para kazanmak amacınız olacak, ama bu kazançları elde ederken zarar verdiğiniz Ereğli’ye sosyal sorumluluklarınızı yerine getirmek zorundasınız..
Mehmet Taş Paşam bu konuşmamdan rahatsız olup o zaman bildiğin gibi yap dedi. Aradan yarım saat geçince paşam aradı. Sedat beyi aradım senelik izindeymiş, pazartesi gelecekmiş, tekrar görüşeceğim dedi. Bu yazıyı Cuma günü kaleme aldım. Yanı yoğun olduğunu iddia eden Genel Müdür senelik iznine çıkmaktan imtina etmiyor, pazartesi dönüyor, aradan beş gün geçmesine rağmen halen olaya kayıtsız kalıyor.. Zihniyet ortada.. Ayan beyan söylemlerinin tam aksine Ereğli’ye sırtını dönüyor.
Ben şimdi diyorum ki hiçbir güç kamuoyu gücünün üstünde değildir. Bu sürecin takipçisi olacağız. Sayın Orhan merak ediyorum bana telefonda ima ettiğiniz gibi, sizin yanlışlarınıza ortak olacak, arkanızda duracak, güvendiğiniz Oyak yöneticileri olacak mı? Olur da böyle bir süreci yaşarsak, imam cemaat meselesi imiş, balık baştan kokmuş, onlarında tek önceliği sadece para imiş, Oyak ı biz hak etmediği konuma koymuşuz der eleştirilerimiz için oyak sayfasını da açarız. Bu sayfayı açınca orada da boş konuşmayız..
Sayın Orhan bir Genel müdüre yakışmayacak tarzda bana yine aba altından sopa göstermeye kalktın. Geçmişte beni Trabzon dan geçmeyecek misin diye tehdit ettiğinde nasıl oradan geçeceğim zamana ait uçak biletimin gidiş ve dönüş saatlerini size iletilmek üzere bildirdiğim ve yapacaklarınızı beklediğim gibi ben yine bekliyorum. Ben sizin yaklaşımınıza benzer bir yaklaşımla Ereğli de sokağa çıkmayacak mısınız diye tehdit etmeyeceğim. Geçmişte dediğimin aynısını diyorum ELİNİZDEN GELENİ ARDINIZA KOYMAYIN!!! Karşında tehditten, aba altında sopa göstermekten, kısacası yaratanın verdiği ömrü ne bir gün kısa ne bir gün uzun yaşamayacağına inanan biri var…
YORUM YAZ