Bugun...
EREĞLİ BUNLARI HAK ETMİYOR...


Mustafa ÖZKAN Başyazı
 
 

Sayın okuyucular;

29 ağustos Cumhurbaşkanı kararnamesi ile Erdemir’in Özel Endüstri Bölgesi ilan edilmesi sonucu haftalardır kamuoyunda birçok iddia ortalarda dolaşmaktadır.

İlgili yazım biraz uzun olduğundan baştan affınıza sığınıyorum.

Erdemir gibi önemli bir kurumun üzerine yerli yersiz bu kadar gitmeyle, fabrikalar sahasını cadde üzerindeki emlaklar gibi yüksek emlak değeri ile vergilendirmeyle, tesisi bir günde onlarca mühürleme ile sekteye uğratmayla, aylarca sudan sebeplerle inşaat ruhsatı vermemeyle vb gibi birçok hasımane tutum sergilemeyle Özel Endüstri Bölgesi ilan edilmesine ve belediyenin kayıplarına sebep olan Sayın Halil Posbıyık tır.

Fakat bu kayıplar Sayın Posbıyık’ın dediği oranlarda değildir. Sayın Posbıyık, Belediyenin % 40 kaybının ve var olma ile yok olma noktasına gelindiğini asılsızca iddia etmektedir.

O zaman Sayın Posbıyık’ı algı yaratmak için desteksiz iddialar yerine mali veriler ile iddialarını kanıtlamaya davet ediyorum.

Ereğli Belediyesi en son 2023 verilerine göre gelirlerine oranlayarak Erdemir den;

Ne kadar emlak vergisi, Ne kadar çevre temizlik vergisi, Ne kadar ruhsat harcı almıştır?

Özetle, bilançoda gözüken gelir kalemlerinizin toplamını Erdemir den aldığınız miktarların toplamına oranlarsanız sıradan vatandaş bile bunun % 40 olmadığını anlayacaktır.

Bu orana sakın  % 17 diğer gelirler kalemini ilave etmeyin. Zaten sizin bir bardak su da fırtınalar kopartmanızın sebebi de budur. Bu kalemi yaratan hasımane tavırlarınız da bugünlere gelinmesine neden olmuştur.

Elektrik ve havagazı tüketim vergisini sormuyorum çünkü iddianız havagazı! Siz Erdemir’in kendi üretimi olan kalemlerden bile vergi almak isteyecek kadar gözünüzü karatmışsınız.

Ayrıca; Erdemir den aldığınız suya kaç para ödeyip kaç katına Ereğli Halkına satıyorsunuz?

Yıllarca Erdemir’in Ereğli’ye katkısı olmadığını haykırıp şimdi de Özel endüstri bölgesi ilanı edilmesinin Ereğli’ye büyük zarar vereceğini iddia etmeniz tezat değil mi?

Özel endüstri bölgesi ilanı ile Ereğli’nin Var olma Yok olma mücadelesi verdiğinizi iddia etmeniz de bir o kadar saçmadır. Ereğli Belediyesi 1880 yılında kurulmuş olup Erdemir olmadan da var oluşunu devam etmiştir. Ayrıca bu iddianız ile Erdemir’e sahip olmayan şehirlerin yok olması söz konusudur ki böyle bir durum da söz konusu değildir.

Ülkemizde sadece endüstri bölgesi Erdemir için ilan edilmemiştir.  Bu bölgelerdeki şehirler de yok olmadan hayatlarını sürdürmektedir.

Erdemir’in özel endüstri bölgesi olmasının Ereğli ye muhtemel dezavantajları da muhakkak olacaktır. Fakat bunların diyalog yolu ile giderilebileceğini düşünüyorum. Çünkü Ereğli belediyesinin en büyük gelir kaynağı iller bankasıdır. Pekâlâ, bu kanal ile şehre yansıyan olumsuz tablo giderilebilir. Önemli olan süregelen kavga yerine diyalog yoludur.

Erdemir’e karşın sergilenen tüm bu yanlış uygulamaların,  haksız infazların temelinde Erdemir’in halen Devlet elindeki bir işletme gibi görülmesidir. Oysa Erdemir Özelleştirme kapsamında özelleştirilmiş bir kurumdur. Binlerce hissedarı ile kar elde etmek için faaliyet göstermektedir ve bu hissedarlara karşı yönetimdekilerin sorumluluğu söz konusudur. Her istenileni yapabilme keyfiyetleri yoktur. İşte bana göre bunun için haksız eleştirilerin hedefi olmaktadır. Neymiş Ereğli halkı yerine başka illerdeki insanlar işe alınmaktaymış! Kimse kusura bakmasın Erdemir, eskiden olduğu gibi siyaseten gereksiz sayıda çalışanlarla doldurulan, işe gitmeden maaş alınan, 2. Kalite üzerinden bedel ödenip 1. Kalite mal satışı vb. gibi çarpık sistemin artık olmadığı özel bir teşebbüstür. Ama maalesef bunu bir türlü hazmedemeyen çıkar çevreleri veryansın ederek algı peşindeler.

Artık babadan oğula iş garantili sistemde olmadığından emek vermeden nemalanmak isteyenlerin sesi ayyuka çıkmaktadır. Erdemir sorumlulukları çerçevesinde işine yarayacak elemanları sınavla almaktadır. Bu sınavlar sonucu Ereğlili gençlerimizin sayılarının az oluşu ayrıca sorgulanmalıdır. Endüstri meslek liselerinde mezun olanların mesleğine uygun beceri ile mezun olmayışları sorgulanmalıdır ki yine bu konuda topa tutulan Erdemir taşın altına eline koyarak endüstri meslek lisesi ile protokol imzalayarak her türlü desteği sağlamaya çalışmaktadır.

Oysa laf üretmekten başka bir şey yapmayan,  yaptığı açıklamalar ile yıllardır Erdemir içindeki teknolojik yeni yatırımları görmeyen ya da işine gelmediği için görmek istemeyen ETSO başkanına sormak gerekir;

Nitelikli eleman yetiştirmek için bu ilçeye hangi kursları açtınız ya da destek verdiniz?

Hangi yatırımcının önünü açtınız?

Üyelerinize ödeme emri göndermekten başka rutin işlerin dışında ilçemize ne katkı sağladınız?

Hangi sanayi kooperatifin önündeki engelleri kaldırdınız?

Eski hastane yerinde inşaatı yapılan fakülte binalarında Erdemir den başka kaç tane bağışçınız var?

OSB alanlarında faaliyet gösteren üreticilerin desteklenmesi gerektiğinin doğru olduğunu açıklarken Erdemir’e karşı tam tersi tutumunuz Erdemir’i sağımlık inek olarak görmekten mı kaynaklanıyor?

Erdemir’i eleştirirken Organizede ki devletin desteklerinden faydalanmalarının doğru olduğunu söylediğiniz bu sanayiciler Ereğli için hangi sosyal sorumluluk projelerinde yer almışlardır?

Hangi sıkıntılı üyenizin problemini çözdünüz?

Üyelerin hak ve menfaatlerini korumak, onların önlerini açmak için ETSO nun başında iken zora düşmüş bir sanayicinin tesisine çökmek ancak sizin gibilere yakışır.

O nedenle ETSO başkanı ve yönetimi benim gibilerin gözünde yok hükmündedir ve hariçten gazel okumaktadırlar.

Bu arada Sayın Genel müdür Aşkın beyden ETSO başkanını fabrika içerisinde yıllar önce başlayan ve halen devam eden ciddi yatırımları göstermesini şiddetle tavsiye ediyorum.  Çünkü bu Etso başkanı yaptığı açıklamalarda ile yeşil çelik, yeşil çevre, sıfır emisyon, üretim ve istihdamı artırma hedefli astronomik yatırımlarınızdan haberi olmadığını söylemektedir.

Tabi birde Erdemir gibi Entegre bir tesiste her türlü girdiyi sonuna kadar değerlendiren bir kuruluşun yıllara göre çalışan sayısının azalmasını art niyetli yaklaşım olarak değerlendiren, her şeyi bilen gurbetçi Ereğli sevdalıları! var. Olaylara sadece yerme mantığıyla bakar. Naçizane olarak belirtmek istiyorum,  teknolojik yatırımların, otomasyonun arttığı yerde insan gücü azalır üretim artar. Sadece insan sayısına bakarak hesap yapmak doğru sonuca götürse, insanlar yüksek tahsil yapmazlardı. İlkokulda da dört işlemi öğretiyorlar. Demek ki olaylara sadece dört işlem ile bakmak doğru değil.

Kim ne derse desin özelleştiği halde Erdemir; karda, fırtınada, eğitimde, istihdamda, makine, ekipman ve malzeme desteğinde hep Ereğli’nin yanında olmuştur.

Anne babaların boğazından kısarak çocuklarının geleceği için eğitime gönderdikleri ve bunun sonucunda bu öğrencilerin harcadıkları kıt kaynakların şehre katkı sağladığını düşünenlerin,  yıllarca binlerce insanı istihdam eden Erdemir’in Ereğli ye katkısının olmadığını düşünmeleri bence insafsızlıktır.

Evet, Erdemir’in ilçemize hava ve gürültü kirliliği gibi olumsuzlukları da söz konusu. Fakat yapılan yatırımlar bu olumsuzlukların giderilmesini de amaç edinmiştir.

Şimdi eminim birileri bu yazımda Erdemir’i korumaya çalıştığımı düşünmektedir. Ben 2005 yılından 2016 yılına kadar Erdemir’e kesintisiz birçok iş yaptım. 2016 yılında o dönemin Genel müdürü Sedat Orhan’ın Ereğli’ye karşı yaptığı yanlış uygulamalarını her hafta bölüm bölüm yazdım. Halen okumak isteyenler medya herkul’un köşe yazılarında duruyor, okuyabilirler.

Hiçbir sivil toplum kuruluşu vasfım, hiçbir siyasi ve kamu makamına sahip değil iken tek başıma mücadele ettim. Sesimi de duyurdum. Erdemir üst yönetimi ETSO ya gelerek Ereğli de neler oluyor, biz neyi eksik yapıyoruz, nasıl problemleri çözeriz diye toplantı yaptılar. Ne acıdır ki kuruluş amacı üyelerinin sıkıntılarını çözmek olan ETSO bu yapıcı yaklaşıma ait toplantıya beni davet bile etmedi. Yine masada Ereğli’nin genel talepleri dışında kişisel talepler ve çıkarlar oldu. İşte maalesef bu kuruluşların yöneticilerini seçerken ahbap, çavuş, kişisel çıkar ilişkileri ile olunca maalesef pastaya yakın olanların kazancı ile sonuçlanıyor.

Yanılmıyorsam Sedat Orhan’ın görevden ayrılışından sonraki 2019- 2020 yılları gibi Erdemir ile tekrar iş yapmaya başladım.

Tabi ki Erdemir’in de gördüğüm birçok eksiği var ve bunları iş yaparken dile getiriyorum. Hatta onların iç işlerine karıştığım düşünülerek tepkilerine de sebep olmuşumdur. Ortada iki taraf söz konusu  olduğundan eksiklikleri, işleyişlerin mağduriyetlerini dile getirmenin onların iç işlerine karışmak olmadığını hep dile getirmişimdir.

Ben yıllardır Erdemir’in Ereğlili yüklenicilere, tüccarlara pozitif ayrımcılık yapmaları gerektiğini söyledim. Şuan fabrikada iş yapan çoğu firma ne yazık ki Ereğli dışındandır. Benim gibi az sayıdaki Ereğlili firmalar ise mevcut ekibini elinde tutmak için büyük çaba sarf etmektedir.  Erdemir bahsettiğim gibi ticari kuruluştur ve ilk amacı da kar etmektir. Benim bahsettiğim pozitif ayrımcılık yapılacak işleri daha pahalıya Ereğlili yükleniciler yapsın demek değildir. Yakın fiyata bu bölgenin firmalarının yapmasıdır. Erdemir de iş yapmanın zorluğunu ve maliyetlerini bilmeden teklif veren firmalarla yarıştırılmamızın da hakkaniyetli olmadığını düşünüyorum. Çoğu, bir veya iki iş yapıp hayal kırıklığına uğrayarak zarar edip gitmektedirler. Maalesef ekonomik şartların kötülüğü yerine birçok yeni firmanın gelmesini doğurmaktadır. Bu döngü böyle olumsuz bir şekilde devam etmekte ve sözde Erdemir işlerini en uygun fiyata yaptırmaktadır.

Oysa bir işin ucuza yapılması demek sadece o ihalenin ucuza verilmiş olması ile bitmemektedir. Ucuza verilen bir işin müteahhidin batmasından, ya da ucuz alındığında istenilen performansta yapılamayışı ilgili tesisin açılmasını uzatmakta bu gecikmenin doğurduğu kayıplar hesaplandığında daha pahalıya mal olmaktadır. Bizler bu ve benzeri olumsuzlukları söylüyoruz. Fakat ne hikmetse üst yönetime konunun gittiğini bile düşünmemekteyim.

Avansın, fiyat farkının, ihzaratın olmadığı, bir aylık işe bile olsa %10 oranında üç senelik teminat mektubu istenerek iş yaptırılmaktadır. Yanı kimse uzaktan davulun sesinin kulağa hoş geldiği gibi bir ortamda Erdemir ile iş yaptığımızı ve de savunduğumuzu düşünmesin. O haksız yere veryansın edenlerden çok daha sıkıntılı süreçlerle iş yapıyoruz.

Bence Erdemir de iş yaparken her iki tarafa zorluğu ve zararı Oyak güvenlik yaratmaktadır.  Çünkü olaylara dar açıdan bakmaktadırlar. Mühendislik müdürlüğü bir projeyi zamanında yetiştirmek isterken ve aksi durumda hesabını vermeye maruz kalırken Oyak güvenliğin izlediği tutum tam tersini doğurmaktadır. Maalesef bu sorun bugüne değin aşılamamıştır. Sebebi Oyak güvenlik kendini Erdemir’in sahibi olarak görmekte ve izlediği dar bakış tarzıyla farkında olmadan zarar vermektedir. Örneğin, Parasını ödeyip içeride aldığımız suyu belli bir sayının üstünde ise dışarıya çıkarılmasına izin vermemektedir. Parasını verdiğim ve fabrika sahasında taahhüt ettiğim işlerin yarı mamul imalatlarını dışarıda yapıyor isem, bana ait elemanımın içeceği suyu çıkarttırmamak asla kabul edilemez?

Şehir dışından günü birlik gelen elemanların fabrikaya girebilmesi için yapılan geçici girişlerde sağlık raporu, üç günlük araç girişlerinde Erdemir trafik kontrolünün yapılma dayatması akıl alır gibi değil.  İş mı yapılacak yoksa bu süreçler için vakit mı kaybedilecek. Bir günlük girişlerde trafik muayenesini yapmayınca içeride bir riskle karşılaşmayacağız da üç günlükte mi o riskle karşılaşacağız ? Biz onlarca örnek verebileceğim bu mantıksız dayatmaları çokça yaşadık.

Erdemir mühendis kadrosunun ve yetkililerin selam vererek kapıdan girip çıkarken Firma sahiplerinin her giriş çıkışta potansiyel hırsızmış gibi düşünmelerini sağlayan cebe girip kontrol edilmelerini halen yaşıyoruz. İnsan her yerde insandır. Mayası bozuk ise Makam mevki sahibi olması fark etmez. Makam mevki sahibi de sorumluluk gereği gayri yasal şeylere tevessül etmez. Hele bizim gibi firma sahipleri firmalarına kara çalınacak hiçbir eylemde bulunmaz. Bizler kontrol edilmeyelim demiyoruz, kendi yetkili personelini de zaman zaman kura çeker gibi cebe sokup kontrol et, biz firma sahiplerini de. Yoksa cebe sokup kapıyı aç bacayı aç deyip bize askerlik yaptırmaya kalkmayın. Ben askerliğimi yapalı yıllar oldu. İşte dediğim dar bakış açısına bir örnek daha. Empati kurmayı bilmeyenin yönetici olması her yerde sorundur.

Daha vahimi belki üst yönetimin bile bilmediği Erdemir yan kuruluşunda çalışan bir elemanın iş çıkışı 3-5 suyu Erdemir dışına çıkartması sonucu iş akdinin fes edilmesidir. Bu eleman 3-5 suyu tenezzül ederek mi hırsızlık yapmış oluyor? Bu zihniyet sahipleri yıllar önce giysilerinin altında neredeyse fabrikayı dışarıya taşırken neredeydi?

Bu örnekler Oyak güvenliğin henüz çağın gerekliliğini yakalamadan kraldan çok kralcılık yapmasıdır.

Yine servisine ücret ödediğimiz halde yarı mamul imalatını yaptığımız atölyeye yakın durakta elemanımızı indirmeyip bağlık kapıda indirip tekrar ücret vererek atölyemize gelmesi için oluşan ücret ve zaman kaybına ne demeli. Hukuk işlerine sorarsanız bu işin riski var. O zaman yaptığımız her işin bir riski var, yaşamamızın da bir riski. Yapmayalım mı, yaşamayalım mı?

Erdemir’in ticari bir kuruluş olduğunu önceliğinin tabi ki de kendi çıkarları olduğunu bilmekteyim. Erdemir’in neyi nasıl yapması gerektiğine biz karar veremeyiz, yetkili biz değiliz. Bunları yazmamdaki amaç,  her iki tarafında menfaatini sağlayacak sistemler inşa ederek daha sağlıklı, sorunsuz  işler yapma isteğinden kaynaklanmaktadır. .

Onca yanlışa olan tepkim belki de Don kişotun yel değirmeniyle savaşması gibidir. Hep muhalefet, agresif, uyumsuz, kavgacı olarak nitelendiriliyorum. Ama bu karakter meselesi,  bu yaşıma kadar doğru bildiklerim ile eğilmeden büzülmeden geldim, ömrüm yettiğince de öyle devam edeceğim. Hiçbir zaman kişisel çıkarlar peşinde koşmadım. Vatandaşın sıkıntılarını en tepedekilere iletince “bana bunları niye yüklüyorsun” denildiği gibi yanlışlara kayıtsız kalarak yaşamadım. Amacım genel çıkarlar için mücadele etmektir. Vicdanen rahatım ve üzerime düşeni fazlasıyla yaptığımı düşünüyorum. Ben partimde görev yaparken partimin ve başkanının yanlışlarını dile getirdiğimden ihraç edilen biriyim. Pişman mıyım zerre pişmanlığım yok. Yine aynısını yapardım. Birileri gibi suya sabuna değmeden sinsice kendi çıkarlarım için yol almadım, almayacağımda. Bunun dışında benim yaptıklarıma anlam yüklemeye kalkanlara kendilerine bakmalarını tavsiye edeceğim. Laftan başka icraatı olmayanların olumsuzluklar karşısında yine lafla üstte çıkmaya çalışmalarına sadece gülüyorum.  Ne yazık ki  birlik beraberliğin olmadığı, çoğunluğun istekleri için mücadele edilmediği, doğru insanların seçilmediği Ereğli  hak ettiği yere gelemeyecektir. Ereğli'nin hak ettiği yere gelmesinin yolu,  herkesin Ereğli için ortak paydada buluşmak, karşılıklı menfaatlerin söz konusu olduğu kavga yerine diyaloglardan geçmektedir.

Bu da kavgadan nemalanan, Cimerin hiçbir yaptırımı olmadığını sadece posta dağıtım işlevi gördüğünü düşünerek hiçbir şikâyeti takmadan istediğini yapan,  Ereğli’de onca yıldır sahilden başka icraatı olmayan, verdiği sözlerin arkasında durmayan, bildiğini okumaktan vazgeçmeyen, Ereğli halkına eşit yaklaşmayan, yasaları istediği gibi yorumlatarak intikam peşinde koşan, Ereğli’nin değerlerini yok pahasına kirayla devam ettiren,  imar planına uygun terki yapılan yolu ecrimisil ile asıl sahibi vatandaşa değil de belli bir zümreye kullandıran bu başkandan Ereğli’ye zerre hayır gelmez. Yazık güzel ilçeme. Saygılarımla.



Bu yazı 1017 defa okunmuştur.

YORUMLAR

Henüz Yorum Eklenmemiştir.Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.

YORUM YAZ



FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARA
SON YORUMLANAN HABERLER
ÇOK OKUNAN HABERLER
VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
GÜNDEMDEN BAŞLIKLAR
Henüz anket oluşturulmamış.
YUKARI